Gavat Yusuf 1.Bölüm

Mehmet arabayı normal hızla sürerken, yanımda oturuyordum. Mehmet hem aracı sürüyor, bir yandan da konuşmasına devam ediyordu. Aynı iş yerinde çalışıyorduk. Bölümlerimiz farklı olsa gün içerisinde devamlı olarak konuşma fırsatımız oluyordu. Benden 20 yaş küçüktü. Yaşam tarzlarımız farklı olsa da iyi anlaşıyorduk. Ben muhafazakâr bir adamken, eşim kızlarım tesettürlüydü. Mehmet’se tam benim tersim bir hayatı vardı. İçki içer, sigara kullanırdı. Bekârdı, başına buyruk deli dolu bir adamdı. Dürüst, ağzı sıkı ve haksızlığa gelmeyen bir adamdı. Zaten büyük şehirde yaşamış, şimdi hasbelkader yolu buralara düşmüştü. Kafası atsa yarın bir bakmışsın gitmişti. Bu onunla yaptığımız yedinci yolculuktu. Fabrika bizi günü birlik olarak müşterimiz olan başka şehirdeki fabrikaya yollamıştı. Yıllar beni çok yormuştu. 55 yaşındaydım kalp ve şeker hastalıklarıyla uğraşıyordum. Önce kalp ameliyatı olmuştum. Ardından böbrek sorunları ve son olaraktan şeker hastalığı, bütün hayatımı aileme adamış ve it gibi gece gündüz çalışmanın sonuçları şimdi hastalık olarak bana dönmüştü. Yeni emekli olmama rağmen, çalışmaya devam ediyordum. Evlendiğimde 26 yaşındayken, karım safiyenur henüz 17 yaşındaydı. Güzel geçen evliğimizin meyvesi olan iki kızım olmuştu. Büyük kızım 28 yaşındaki Eslem ve ondan da 3 yaş küçük kızı Ebrar doğmuştu. Her iki kızımda evlenmiş ve yuvadan uçup gitmişlerdi. Eslem 5 yıllık evliydi ve küçük kızım Ebrar’sa iki yıllık evliydi. Çok şükür evim arabam vardı. Bahçesi olan müstakil bir evdi. Ayrıca tekirde yaylada içinde evi olan birkaç dönüm olan genelde hanımla beraber gittiğimiz evimiz vardı. Hastalıklar ve kullandığım ilaçlar cinsel hayatımı etkiliyordu. Karım bana göre gençti. Cinsel yönden hala aktifti. Ancak bir yâda iki kere beraber oluyorduk. Çok zorlamamıza rağmen aynı gecede iki kere yapamıyorduk. Elbette gençken böyle değildim ama şimdi her şey çok farklıydı. Karım Safiyenur bana üzülüyor ama elimizden bir şey gelmiyordu. Bende aynı şekilde onu tatmin edemediğim için oldukça üzülüyordum. Hatta doktora bile gittim ama yapılacak bir şey yok olmadığını söylemişti doktor. Bir çözüm bulmam gerekiyordu ama bunu herkese, hele ki bizim gibi tutucu bir çevrede böyle bir sorununu herkese anlamazdın. Adama hemen siki kalkmıyor yaftasını yapıştırırlar. Öyle bunalıyordum ki bazı zamanlar, karım özellikle beni uyandırmak ve beraber olmak için çabaladıkça, benim ereksiyon olamamam beni kahrediyordu. Çok şükür olsun karım Safiyenur bana sadık, saygılı ve iyi bir kadındı. Görücü usulü evlenmiş olduğumuz için aramızda sevgi yoktu ama her zaman bana karşı hep saygılı olmuştu. Sözümden çıkmayan bildiğimiz tipik Anadolu kadınıydı. Aklımda sorunlar, kafam karışık bunları düşünürken Mehmet’in sesiyle kendime geldim. “Yusuf abi hayırdır? Karadeniz’de gemilerin mi battı?” diye sordu. Ona dönerek, “ne olsun be mehmet, bak nelerle uğraşıyoruz. Gün içinde bunca yolu gidip geliyoruz.” “abi ilk defa mı gidip geliyoruz ki? Senin canını başka bir şey sıkıyor.” Dedi. Nasıl olmasın ki. Aklımdakileri bilmiyordu ki. “yok, bir şey Mehmet’im” dedim. Israr ederek, “abi bak bir yıldan beridir tanışıyoruz, seni daha önce hiç böyle görmedim. Hadi söyle kardeşine canını sıkan neyse yapabileceğim bir şey varsa, yaparım biliyorsun.” Belki de Mehmet’le konuşmak iyi gelebilirdi. Anlatsam o bir yolunu bulabilirdi ya da rahatlardım ama bu öyle pat diye söylenecek bir konu değildi. “Mehmet Sen kardeşim gibisin. Bir sorunum var ama aramızda kalsın demiyorum, kalacağını biliyorum.” “Eyvallah abi. Hadi anlat bakalım.” Dedi. “biliyorsun bende hastalık çok. Kalpten ameliyat oldum. Böbreklerde de sorunlu. Birde şekerim var. Doktorada gittim ama çare yok. Bende sertleşme sorunu var. Bunca sene it gibi çalış çabala sonunda hayatı yaşayacağım derken hastalık sahibi ol. Ne güzel planlarım vardı. Emekli olacaktım, hanımı alacaktım tekirdeki evde doğayla iç içe yaşayacaktık.” “abi neden öyle diyorsun ki? Al ablayı da git. Patronun işi bitmez. Sen benden daha iyi biliyorsun. Durumunda iyi sayılır. Emekli maaşın ikinize de yeter abi.” “doğru diyorsun. Aslında çalışmama gerek yok. Bu

dediğini yapmak kolay da, olmuyor işte. Biliyorsun benim hanım benden genç, şimdi bendede 5 yıldan beridir Böyle bir sorun olunca, gidemiyorum. İşe evden kaçmak için geliyorum desem yeridir.” “abi madem konuşuyoruz, açıkça sorayım. Sertleşme derken, hiç mi kalkmıyor yoksa?” “ayda bir ya da iki kere ancak oda tam sertleşmiyorum. Çok uzun zaman oldu bir gecede iki kere yapmayalı.” “zor bir durum, Doktora gittin değil mi?” “gittim, hastalıların etkisi olduğunu söyledi, özellikle şekerin. Bu viagra gibi şeyleri de kullanamıyorum, kalpte sorun olabilirmiş. Birde ilaçlarla sakıncalı olabilir dedi.” “abi ne diyeceğimi şaşırdım açıkçası. De abi abla mı sorun yapıyor?” “yok, Allah için onun dediği bir şey yok. Kadıncağız yıllarca kahrımı çekti. Şimdide kendimi işe yaramaz gibi hissediyorum.” “olur mu, abi öyle şey? Sen melek gibi adamsın. Sigaran yok, içkin yok, kumarın yok zamparalık yapmazsın. Anlar seni ablam.” Dedi. “bizim nasıl canımız çekiyorsa onların da canı var mehmet.” “abi, yoksa bir şeyler mi var? Bir yanlış mı var?” diye sordu hafifçe kızgın sesle. “yok Mehmet im dediğim gibi ablan öyle şeyler yapmaz.” “ha tamam o zaman.” “sen bana göre daha yeni nesilsin ne yapmam lazım?” “abi bu filmleri falan izledin mi?” “yok, benim öyle şeylerle pek işim olmaz.” “abi sen şimdi günah falan diye bakmazsın ama işine yarar diye düşünüyorum. Nihayetinde mutluluğunuz önemli olan, değil mi? Abi konuşacağım hadi sen ayda bir iki zevkini aldın ama birde ablamı düşün. Beş yıl oldu diyorsun o kadınında ihtiyaçları vardır. Ortalık it dolu, ablam yapar demiyorum ama itin biri aklına girer, kadındır saçı uzun aklı kısa, bir anlık boşluğuna gelir, al başına belayı. Değil mi abi?” Mehmet haklıydı aslında. Söylediği şeyler uzunca zamandan beri benim de aklımdan çıkmıyordu. Aslında karıma sonuna kadar güveniyordum ama aklımın bir köşesinde hep vardı, canına tak ederde bir gün beni aldatırsa, ne yaparım ben?” bu soruyu Mehmet yüzüme vurmuştu. Safiyenur gözümün önüne geldi. Karım benden küçüktü. 46 yaşındaydı. İki güzel kızımız da güzelliklerini annelerinden almışlardı. Karım 1.60 boyunda 65 kilo civarında beyaz tenli bir kadındı. Kendine oldukça iyi bakıyordu. Kilosuna dikkat ederdi. Her zaman tertemiz olmuştu vücudu, bir tane bile kıl veya tüy olmazdı. Giydiklerine özen gösterirdi. Nişandır, düğünlere gittiğimizde biraz da makyaj yaptığında kimseler karımın iki tane evli kızı olduğuna inanamazdı. Yeniden Mehmet’in sesiyle kendime geldim. “abi, beni duyuyor musun?” “dinliyorum seni.” Diye karşılık verdim. “abi, Filmleri dene. Ayrıca bu seks hikâyeleri var. Onları oku. Fantezileriniz olsun, biraz renk katın hayatınıza. Bak olmadı bu vibratörler var, onlardan alın.” Ağzımı açacak oldum, “abi bunlar ayıp şeyler değil. İhtiyaç.” “vay be mehmet sen neymişsin. Neler biliyorsun sen böyle?” “abi aramızda 20 yaş var, çağ değişiyor. Sen bu konuştuklarımızı konuşabilir miydin?” “doğru diyorsun.” “abi Safiyenur ablayla konuş. Dinle ne istiyor. Nihayetinde ikinizin özel hayatı, Mutlu olmak ikinizin de istediği şey değil mi?” “sende bana yardımcı olursun değil mi? Ben bu bilgisayar falan anlamam pek.” “hallederiz abi. Sende dizüstü vardı değil mi?” “var bir dizüstü, ablan bu feysten oyun falan oynuyor, akrabalarla resim gönderiyorlar birbirlerine.” “abi o zaman getir bilgisayarı da sana film falan yükleyeyim. Uğraşma şimdi indirmekle falan. Ablama yakalanmadan nasıl porno sitelere girilir sana göstereyim.” “olmadı bir gün sen bize yemeğe gel. Bu kadar zamandan beridir biliyoruz birbirimizi seni misafir etmedik hiç. Olur mu? Cumartesi akşamı işten beraber çıkarız. Zaten Pazar günü işte yok.” “tamam, abi nasıl istersen. Zaten planım yok.” Başımı olur anlamında yukarı aşağı salladım. “sen ne yapıyorsun?” yok mu biri senide evlendirsek, söyle iyi bir hanım bulsak ne dersin?” “abi ben iyiyim böyle. Hem nereden bulacaksın bu devirde öyle düzgün bir kadını bulmak. Herkes şeytan olmuş.” “evlilik iyidir. Nikâhta keramet vardır.” “bakarız” diyerek geçiştirdi. Hayatımı değiştiren olaylar işte o gün, o arabada bu konuşmayla başladı.