zaporn.net
Otobus

Otobus

Otobüs iyice kalabalıktı. Karım, ben ve durakta bekleyen öbürleri binince de, tıklım tıklım dolmuştu. “Bu sıcakta bir bu eksikti.” diye düşünüyordum. Taksi çağırmadığımıza pişman olmuştum.

Tatil yaptığımız bu yabancı ülkenin en güzel otellerinden birinde kalıyorduk. Otelimizin harika bir plajı vardı ama, kent merkezine biraz uzaktı. Genelde taksiyle gidiyorduk. Ama bugün karım otobüse binmek istemişti. Zaten durak otelin az ilerisindeydi. 15-20 dakikalık bir otobüs yolculuğunun, bizim için bir değişiklik olacağını düşünmüştüm.

Karım, yumuşak pamuklu kumaştan, açık mor renkte, kısacık bir etek giymiş, bluz niyetine de, beyaz bir atlet fanilesi geçirmişti sırtına. Etek kalçalarını ancak örtüyor, bluzu omuzlarıyla boynunu açıkta bırakıyordu. İnce beyaz kumaş memelerine yapışmıştı. Biraz dikkatli bakınca, meme uçlarının hafif koyuluğu bile fark ediliyordu.

Ayaklarına da, yüksek topuklu, beyaz, dekolte ayakkabılarını geçirmişti. Odadan çıkmadan önce elimi eteğinin altına sokmuş, çıplak kıçına küçük bir şaplak indirmiştim. Hiç bir zaman külot kullanmazdı karım.

Durakta bekleyen 7-8 kişi vardı ve hepsi erkekti. Otelin kapısından çıkıp oraya doğru yürümeye başladığımızda karımın üstüne dikilen gözleri, otobüs gelene kadar, büyük bir açlıkla onu didik didik etmişti. Karım yürürken, eteği kalçalarının sallanmasıyla iki yana savruluyordu. Attığı her adımda da, memeleri titriyordu. Hak vermemek mümkün değildi adamlara…

Otobüsün arka sahanlığında, en dip köşeye sıkışmıştık. Yüzü bana dönüktü karımın. Çevremizdekilerin neredeyse tamamı erkekti. Kendime küfrederek, bu yolculuğun bir an önce bitmesini diliyordum. Üstelik bu kalabalık durmadan kendi dilinde konuşuyor, gürültü de ediyordu.

İlk durakta inip, yolculuğun geri kalan kısmını taksiyle yapma fikrini tartmaya başlamıştım ki, karımın birden hafifçe irkildiğini farkettim. Yüzüne kısa süren bir şaşınlık ifadesi de gelmişti. Merakla “ne olduğunu sordum ona. Yüzünü biraz daha yaklaştırarak;

- “Biliyor musun sevgilim?” dedi, “Arkamdaki adam elini eteğimin altına soktu, kıçımı okşuyor.”

İlk tepkim, karımın arkasında duran adama bakmak oldu tabii. İri yarı, buradaki bütün insanlar gibi esmer, şakakları hafifçe kırlaşmış siyah kıvırcık saçlı biriydi. 40 yaşlarında olmalıydı. Hiç oralı değilmiş havalarında, başka yerlere bakıp duruyordu.

- “Hala devam ediyor mu?” dedim karıma.

- “Hem de nasıl. Tepki görmedikçe cüretleniyor ayrıca.”

Karımın yüzüne baktım. Yanakları hafifçe kırmızılaşmışa benziyordu. Heyecanlanmaya başlamıştım. Kente otobüsle inmek, galiba o kadar kötü değildi. Hatta, bayağı eğlenceli olacağa benziyordu.

-“Ne yapıyor?” diye sordum karıma, “anlatsana bana.”

-“Kıçımı okşuyor aşkım..”

-“Hoşuna gidiyor gibisin sevgilim…”

-“Oh evet. Hem de çok.”

Sikim kalkmış, taş gibi olmuştu. Biraz öne giderek karıma yaslandım. Vücudu bu temasla hafifçe titredi. Hafif bir sesle,

- “Ne güzel kalkmış sikin.” dedi.

Bir süre sessiz kaldık. Vücutlarımız yapışıktı. Sonra karım,

- “Oh oh oh.” dedi, “şimdi de elini bacaklarımın arasına soktu. Gittikçe azıyor galiba.”

Karınlarımız hala birbirine yapışıktı. Ama karım bacaklarını biraz aralamış, kalçalarını hafifçe geri bükmüştü şimdi. Kendini düpedüz sunuyordu, arkasındaki adama.

- “Ovvv, eli amımda artık… Avuçladı amımı… Ahhh nasıl mıncıklıyor. Öyle güzel ki…”

Acaba daha ne kadar ileriye götürebilirdi ki adam? Bu kalabalığın içinde neler yapabileceğini merak ediyordum doğrusu. Birden karımın ağzından küçük bir “ımmmhhh” çıktı.

- “Oh parmağını soktu amıma sevgilim… Parmağını soktu içime… Ah parmağıyla sikiyor beni sanki… Sikiyor sanki… Ah çok güzel…”

Belli ki deneyimli biriydi. Üstelik, karımı yeniden heyecanlandırmış, kendini tekrar kaptırmasına ve kalçalarının baştaki gibi hafifçe geriye bükülüp, belli belirsiz çalkalanmaya başlamasına neden olmuştu bile. Elimden geldiğince alçak bir sesle;

- “Anlatsana bana.” dedim. “Ne olup bittiğini merak ediyorum…” -

- “Parmağı hala içimde.” diye yanıtladı karım. “Sokup çıkarıyor devamlı…”

Kendini iyice bırakmış, duyduğu zevkin tadına varıyordu. Karnı, artık iyice taş gibi olmuş sikime sımsıkı yaslanmıştı. Gözleri yine yarı kapalıydı. Onu seyretmek, daha da çok tahrik olmama neden oluyordu. Birden ”mmhhh” diye hafif bir inilti kaçırdı karım ağzından:

- “Ah sevgilim, şimdi bir parmağıyla da götümle oynamaya başladı. Ohhhh çok güzel.”

Sanki mümkünmüş gibi, daha da çok tahrik olmuştum şimdi. Karımın götünün, tüm vücudunun en hassas yerlerinden biri olduğunu biliyordum. Gözlerimin önünde, esmer ve kaba bir parmağın, o küçük ve pembe deliğe bastırışının resimleri uçuşuyordu. Karım;

- “Ohhhh, şimdi de parmağını götüme soktu sevgilim.” dedi. “Oh götüme soktu. Ohhhh parmağını götüme…..”

Vücudu yeniden sarsılmaya başlamıştı. Tekrar belini getiriyordu. Gözleri yine kapanmış, başı yeniden boynuma gömülmüştü. Benim sikim de çatlayacak hale gelmişti artık.

Neredeyse aynı anda, otobüsün içinde bir kıpırdanma da başlamıştı. Camdan dışarı baktığımda, kent merkezine gelmiş olduğumuzu fark ettim. İnmemiz gerekiyordu. Ayrıca, bu küçük macerayı fazla uzatmamakta da yarar vardı galiba. Karımın elini tutup,

-“Hadi inelim.” dedim.

Biz birden hareket edince, adam donup kaldı. Otobüsün basamaklarından inip, ayağımı kaldırımın üstüne bastığımda dönüp bakınca da, arkamızdan şaşkınlıkla bizi seyrettiğini gördüm. Sonra otobüsün kapısı kapandı ve yürüyüp gitti.

Şimdi en önemlisi, kendimi yatıştırmamdı. Sikim hala dimdik duruyor ve pantolonumun önünü kabartıyordu. Yapılabilecek tek şey, vitrinlere bakıyormuş gibi yapıp zaman kazanmak ve sikimin inmesini beklemekti.

- “Zavallı sevgilim.” dedi karım. “Halin perişan değil mi? Otobüsteki adam da kim bilir nasıl perişandır şimdi. Düşünsene bir halini. Nasıl kalkmıştır siki kimbilir. Keşke kendimi siktirebilseydim ona…”

- “Böyle konuşmaya devam edersen, sikimin inmesine imkan yok ki…” diye yanıtladım karımı. “Hep böyle vitrinlerin önünde kalamayız. En iyisi biraz sus da, kendime geleyim, olur mu?”

- “İyi o zaman. Sen burada dur, bende içeri girip şu ayakkabılara bir bakayım, olur mu?”

Önünde durduğum vitrinin ayakkabılarla dolu olduğunu, ancak karımın bu sözlerinden sonra farkına varabildim. Sesimi çıkarmadım bu önerisine. O da yürüyüp içeriye girdi.

Vitrinin arka tarafı da camdı ve dükkanın içi olduğu gibi görülebiliyordu. Karımı, genç bir tezgahtar karşıladı. En çok 20-22 yaşlarında olmalıydı. Simsiyah ve kısacık saçları vardı. Kolları gibi, gömleğinin açık yakasından görünen göğsü de kıllarla kaplıydı. Yüzünde en sikici tebessümü ve tepeden tırnağa inceleyen bakışlarıyla, karımın karşısına dikilivermişti.

Bir süre ayakta durup bir şeyler konuştular. Sonra birlikte vitrinin önüne kadar geldiler ve karım ona bazı ayakkabıları gösterdi. Tezgahtar başını sallayıp içeriye doğru giderken de, karım başını kaldırıp bana baktı.

Yüzünde şeytanca bir ifade vardı. Sonra bana göz kırpıp dipteki divana doğru yürüdü ve yüzü bana dönük olarak oturup, beklemeye başladı. Ne olacağını anlamıştım. Bu karımın çok sevdiği ve her fırsatta oynadığı bir oyundu.

İçimden bir küfür savurdum. Güya sikim insin diye bekliyordum bu vitrinin önünde ama, biraz sonra olacağını bildiğim şeyler sikimin inmesine değil, daha da çok kalkmasına neden olacaktı.

Fazla düşünmeme zaman kalmadan, tezgahtar genç elinde ayakkabı kutularıyla geri döndü. Daha karıma doğru yürürken, hali değişivermişti bile. Bacak bacak üstüne atmış oturuyordu karım.

Kısacık eteği, yalnızca kalçalarını örtüyordu.

Tezgahtar kutuları yere bırakıp, karımın önünde diz çöktüğünde ise heyecanı iyice belirginleşmişti artık. Aslında biraz bacak seyredeceğini umuyordu tabii ama, biliyordum ki, başına geleceklerden haberi yoktu. Biraz sola doğru kayarak, içeride olacakları daha iyi izleyebileceğim bir yer seçtim. Sonra da gözlerimi dikip, seyretmeye başladım.

Karım bacaklarını indirmiş, dizleri biraz aralık oturuyordu. Sonra ayakkabısını çıkarabilmesi için, sağ ayağını tezgahtara doğru uzattı. Bunu yaparken, doğal olarak biraz daha aralanmıştı bacakları.

Tezgahtarın hafifçe irkildiğini gördüm. Çünkü artık, karımın külotunun olmadığının farkına varmıştı. Külot kumaşının olması gereken yerdeki bir tutam kumral kılı, ben bile görebiliyordum.

Tezgahtar ayakkabısını ayağından çıkarıp, içeriden getirdiklerinin ilkini giydirirken de, karımın bacakları biraz daha ayrılmıştı birbirinden. Üstelik sağ ayağını hafifçe kaldırmak zorunda olduğu için, şimdi daha da öldürücü bir firikik veriyordu.

Gözlerini, önünde diz çökmüş duran tezgahtarın yüzüne dikmiş dikkatle inceliyor, onun üzerinde yarattığı etkinin tadına varıyordu. İkinci ayakkabıyı denerken, bacakları daha da ayrılmıştı. Sonra ayağını kaldırıp, güya ayakkabıyı incelemeye başladı. Artık amı, olduğu gibi ortadaydı.
Tezgahtar donmuş gibiydi. Diz çökmüş öylece duruyordu. Gözleri, karımın amına kitlenmiş, kalmıştı. Eğer karım ona bir şeyler söylemese, belki de saatlerce öylece kalıp, seyredebilirdi. Ama karım öbür ayakkabıları da denemek istiyordu.
Tezgahtarın bu işkencesi ya da göz banyosu 5 dakika kadar sürdü böylece. Sonra karım yeniden bir şeyler söylemeye başladı ona. Delikanlı bunun üzerine yeniden kendi ayakkabısını giydirdi karımın ayağına ve olduğu yerde hafifçe dönerek ayağa kalktı.

Kasaya doğru yürürken, pantolonunun önünde meydana gelmiş kocaman kabarıklığı fark ettim. Kasada çekmeceleri karıştırırken, karım da yerinden kalkıp önünü geldi. Sonra tezgahtar ona bir kart verdi ve karım yine bir şeyler söyleyerek dükkandan çıkıp, yanıma geldi.
Bu arada, kalkmış sikimi indirebilmek için bu vitrinin önünde vakit geçirmeye çalışan ben de, eskisinden daha da çok kalkmış bir sikin kabarttığı pantolonumla onu bekliyordum. Ama tezgahtarın meraklı gözlerinden kaçmak da gerekliydi. Vitrinler boyunca ileriye yürüdük. Karım;
- “Seyredebildin mi her şeyi sevgilim…?” diye sordu.
- “`Sen ne orospusun, biliyor musun?”
- “Tabii biliyorum…”
- “Oğlanı duman ettin.”
- “Yakışıklı ama değil mi? Gördün mü nasıl kalkmıştı siki? Biraz daha kalsam, yatırıp sikecekti beni. Ama hoşuma gitti doğrusu. Fırsatını bulsam verirdim.”
- “O elindeki kart neyin nesi?”
- “Aaa, koysana şunu cebine sevgilim. Dükkanın kartını aldım oğlandan.”
- `İyi de, ben ne olacağım bu arada? Şu halime bir baksana sen…”
Halim gerçekten kötüydü. Karım, gözleri pantolonumun önündeki kabarıklığa takılınca kıkırdadı:
- “Senin için derhal bir şeyler yapmam gerekiyor galiba…”
Aslında, derhal bir taksiye binip otelimize dönmekten başka yapabileceğimiz pek bir şey yoktu. Bunu karıma söylediğimde birden durdu ve yüzünü bana dönerek;
- “Sen bir seks manyağısın kocacım…’ dedi. “Aklında beni hemen otele atıp sikmekten başka bir şey yok değil mi?”
- “Evet haklısın yavrum. Tek istediğim seni otele atıp sikmek.”
- “Bak bu olabilir… Yalnız sikilmeye taksiyle götürülmeyi kabul etmiyorum. Otobüsle gidelim….”
- “Olanlar yetmedi sana değil mi? Yenisini istiyorsun yani…”
- “Ne zararı var ki…? Alt tarafı biraz daha ellerler beni. Sen sikini sokmadan önce biri daha parmağını soksa amıma fena mı olur?”
- “Canın mı istiyor yine?”
- “Ahh hem de nasıl istiyor. Önce yabancı bir parmak, sonra da senin sikin girsin amıma istiyorum… Fena mı…?

Fena olmayacağı kesindi. Gerçi böyle bir şey mutlaka daha da çok tahrik olmama neden olacaktı ama, işte otelimize dönüyorduk. Odamıza çıkar çıkmaz, sorunlarım bitecekti. İtiraz etmeden karımla otobüs durağına gitmeyi kabullendim.
Bu seferki otobüs daha da kalabalıktı. Yine arka sahanlıktaydık ve kalabalığı elimizden geldiğince yarıp, kapının arka tarafında, borularla çevrilmiş bölüme sıkışmıştık. Aslında burada yalnızca bir kişi durabilirdi ama, biz üç kişiydik.

Ben sırtımı kapıya doğru dönüp, borulara yaslanmıştım. Karım benim önümde ve yüzü bana dönük duruyordu. Onun arkasında da, köşeye sıkışmış halde bir adam vardı.
Bir süre hiç bir şey olmadı. Karım, gözlerimde uçuşan soru işaretlerinin farkındaydı tabii. Oraya sıkışır sıkışmaz kulağıma;
- “Kıçım tam adamın kucağında sevgilim…” diye fısıldamış, bir kaç dakika sonra da “Oh siki kalktı, kazık gibi oldu.” demişti.
Adamın esmer yüzünün kırmızılaştığını görüyordum. Bu arada karım olduğu yerde bir iki kımıldamıştı. Anlıyordum ki, o baş döndürücü kalçalarını adamın kucağına daha iyi yerleştirmeye uğraşıyordu. Benim sikim de karnına dayanmıştı. Merakla bekliyordum. Sonra karım;
- “Hah” dedi. “Biraz cesaretlendi galiba. Eli eteğimin altında… Ohhh kıçımı avuçladı işte…”
Biraz değil, bayağı cesaretlenmişti adam. Başkalarının görmesine imkan olmayan sağ kolu, durmadan hareket halindeydi. Benim bunu görmememin söz konusu olamayacağının da, herhalde farkındaydı. Karım anlatmasını sürdürüyordu:
- “Külodumun olmadığını anlayınca çıldırdı. Nasıl mıncıklıyor biliyor musun…? Ohhh siki de öyle taş gibi, öyle güzel ki sertliği…”
Karımın kalçalarının hafif hafif oynadığını hissediyordum. Hem öne arkaya, hem iki yana doğru ufak ufak sallanıyorlardı. Adamın bana aldırdığı bile yoktu.
- “Ahh kocacım, sikini pantolonundan çıkarmaya uğraşıyor galiba…” diye mırıldandı karım birden. Bir an sonra da vücudu hafifçe titreyerek ekledi. “Ohhh, bacaklarımın arasına soktu sikini… Çıplak sikini, bacaklarımın arasına soktu… Ah sikecek galiba beni… Ahh burada sikecek galiba beni.
Son derece heyecanlanmıştım. Acaba gerçekten böyle bir şey yapabilir miydi adam? Çevreyi çabucak inceledim. Kimsenin bir şeyin farkında olmadığı kesindi. Bir taraftan ben kapatıyordum onları. İki yanlarında otobüsün duvarları vardı. Dördüncü tarafta ise, sırtları bize dönük iki kişi duruyordu. Bu arada karım da, yine başını göğsümle boynumun arasına sokmuş, anlatmasını sürdürüyordu:
- “Bacaklarımın arasını sikiyor sevgilim… Oh tam apış aramda siki. İleri geri oynatıp duruyor. Amıma sürtünüyor her seferinde… Ohhhh öyle de kocaman ki siki… Hem uzun hem kalın…. Ahhh çok hoşuma gidiyor sevgilim… Ah ah ah sokmaya uğraşıyor. Oh sokmaya uğraşıyor… Ayy kaydı işte… Ooooo sokamıyor kocacım… Allah kahretsin… Uğraşıyor ama sokamıyor bir türlü. Pozisyonumuz iyi değil… Ya benim biraz öne eğilmem lazım, ya da onun dizlerini büküp doğru açıyı bulması…”
Karımın kalçaları artık kıpır kıpırdı. Kıvranıp bükülüyor, adamın sikini içine almaya uğraşıyordu;
- “Oouuu şimdi de götüme dayadı sikini. Ama oraya hiç sokamaz ki… Oh ne güzel olur sokabilse ama, sokamaz ki….” diyordu karım.
Sonra birden ağzından küçük bir “Immhh” çıktı ve vücudu titremeye başladı. Beli geliyordu. Bir süre kendine gelmesini beklemek zorunda kaldım. Neden sonra, olup biteni anlatabildi bana:
- “Ahhh fışkırttı kocacım… Tam götümün deliğine dayayıp fışkırttı bellerini… Ohhh manyak bir şey bu… Götümün deliğine dayayıp fışkırttı…”
Bu arada adamda bir hareketlenme olmuştu. Toparlanıyordu galiba. Gözlerini bakışlarımdan kaçırıyordu. O ara otobüs durdu. Adam da hızla karımın arkasından sıyrıldı ve kalabalığı yarıp iniverdi aşağı. Şaşırıp kalmıştık. Düpedüz kaçmıştı adam. Bir süre konuşmadık. Sonra otobüs, otelimizin önünde durdu. Biz de indik aşağı.
Önce göz ucuyla kendi halime bir baktım. Hala çadır gibiydi pantolonumun önü. İnmesine fırsat bile olmamıştı ki. Sonra karıma baktım. Eteğinin arkasında hafif bir ıslaklık belirmişti. Sağ bacağının iç tarafından da, dizine doğru beller sızmıştı. Baktığımı görünce, o da far ketti durumunu ve elini uzatıp, hafifçe sildi bacağını. Sonra da, parmaklarını yalamaya başladı. Gözleri, gözlerime dikilmişti.
- “Oooh, çok güzelmiş tadı.” dedi. “Keşke ağzıma fışkırtabilseydi değil mi?”
Bu kadarı fazlaydı doğrusu. Onu kolundan tutup, hızla otele doğru yürümeye başladım. Yukarı, odamıza çıkana kadar da bırakmadım. Beni daha çok tahrik edecek yeni bir şeyler bulacağından korkuyordum. Dayanacak halim kalmamıştı ve onu bir an önce sikmek istiyordum.
Odaya girer girmez yüzünü bana döndü karım. Kapının önünde ayakta duruyorduk. Elleri bir anda pantolonumun kemeriyle boğuşmaya başlamıştı. Yalnızca bir kaç saniye sonra da, pantolonumla birlikte donum da dizlerime kadar düşmüş, karımın sıcacık eli, patlayacakmış gibi duran sikimi avuçlamıştı.

Karım yavaşça önümde diz çöktü. Ağzı açıldı ve dudakları sikimin başına kapandı. Dili sikimin çevresinde durmadan dönüyor, aklımı başımdan alıyordu. Dayanamıyacağımı biliyordum. Kendimi koyverdim ve belim fışkırmaya başladı.

Karım şimdi bir vantuz gibi emiyordu sikimi. Sanki bellerimi içimden çekip almak istemiş gibi hırsla emiyordu. Dizlerim titriyordu ve gözlerimi karımın zevkle hafifçe çarpılmış yüzünden alamıyordum. Tek bir damla bırakmayıncaya kadar emdi sikimi.
Sonra beni bırakıp aynanın önüne gitti ve eteğini beline kadar sıyırıp, kıçına bakmaya başladı. Yavaşça sokuldum ben de… Apış arasının vıcık vıcık ıslak olduğunu görebiliyordum.

Yeniden yere diz çöktü karım. Sonra öne eğilip göğsünü halıya dayadı. Götü havada duruyordu şimdi. Sağ elini önden getirip bacaklarının arasına sokmuştu. Önce amını avuçladı, sonra da orta parmağı götüyle oynamaya başladı.
- “Görüyor musun nasıl fışkırtmış bellerini?” diyordu bir taraftan da. “Offf amma bolmuş beli değil mi…?”
Gerçekten de, sırıl sıklamdı karımın götü. Hafifçe peltelenmiş beyaz bellerin görüntüsü müthişti. Karım birden parmağını götüne sokuverdi.
- “Immmhhh çok güzel… Ah n’olurdu sokabilseydi götüme… Sokabilseydi, ne güzel götümün içine fışkırtırdı bellerini… Ohhh çok güzel olurdu kocacım… Ohhh öyle güzel olurdu ki… Ohhhh… Ohhh… Hadi gel sevgilim… Hadi gel sen sik götümü… Sik istiyorum götüme… Hadi gel sok sikini götüme…”
Pantolonumu, donumu ve ayakkabılarımı aynı anda çıkardım ve karımın arkasına sokulup diz çöktüm. Parmağı, açılıp kendini bırakmış götüne girip çıkıyordu. Otobüsteki adamın belleriyle kayganlaşmış, tam sikilecek kıvama gelmişti.

Bir elimle sikimi tuttum, öbürüyle de karımın parmağını götünden çektim. Sikimin başı götüne değdiğinde tüm vücudu titredi. Kalçaları kıpır kıpır oynuyor, çalkalanıyordu. Bastırmaya başladım. Önce başı koyboldu sikimin.
- “Oh hadi sok sevgilim…” diye inledi karım. “Hadi sok n’olursun… Hadi geçir götüme… Ohhhh hadi geçir n’olur…”
Götü iyice gevşemiş, sikimi içine alabilmek için açılmıştı. Az sonra karnım, o yuvarlak, pürüzsüz, baştan çıkarıcı kalçalarına yapıştı. Taşaklarım, yapış yapış olmuş amının dudaklarını ezmeye başladı. İşte o zaman birden sıkışıverdi karımın götü. Alev alev yanıyor, kadife yumuşaklığındaki bir mengene gibi sikimi eziyordu. Sokup çıkarmaya başladım.

Kendinden geçmişti karım. Parmaklarını saçlarının arasına geçirmiş, kalçalarını çalkalıyor ve inliyordu. Birden, sarsıla sarsıla belini getirmeye başladı. Ama benim durmaya niyetim yoktu. Pompalamaya devam ediyordum. İki elimle birden onu belinden tutmuş, sikimi başına kadar çıkarıyor, sonra dibine kadar sokuyordum götüne.

Çok dayanamıyacağımı biliyordum. Belim, götünün derinliklerinde fışkırmaya başlayınca, karımın bütün vücudu kasılıverdi. Sonra onun da beli gelmeye başladı. Sonunda, birbirimizden ayrılamadan, sikim hala götünün içindeyken, halının üstüne yığılıp kaldık.
Öyle, yaklaşık bir saat kadar uyumuş olmalıydık. Kalkıp duş yaptıktan sonra, yatağın üstüne uzandık yan yana. Saat öğlenden sonra 3 olmuştu. Aslında gidip denize girsek iyi olurdu ama, karımın aklı hala sikişmekteydi. Bir eli sikimi okşamaya başlamıştı bile. Bir taraftan da, konuşuyordu:
- “Ne güzelmiş bu otobüs yolculukları, değil mi sevgilim…? Şimdiye kadar bundan haberimiz olmaması ne kötü. Bilsek bol bol binerdik otobüse… Doğrusu çok hoş bir gün oldu benim için. O kadar güzeldi ki, adamın götümün deliğine sikini dayayıp belini fışkırtması… Şehre giderken beni parmağıyla siken adam da çok hoştu. Düşün, resmen parmağıyla sikti beni… Üstelik hem amımdan, hem götümden… Dehşet bir şeydi doğrusu…”
Sesimi çıkarmadan onu dinliyordum. Sikim yeniden kalkmış, zonklamaya başlamıştı bile. Karım yavaşça üstüme çıkıp, amını sikimin başına dayadığı zaman, hazır bekliyordum onu. Tek bir harekette oturdu üstüme. Sikim bir anda amına gömülüvermişti.
Karım ayaklarının ucunda yükselmiş, ellerini karnıma dayamıştı. Gözleri yarı kapalıydı. Sonra hareket etmeye başladı. Kalçaları yukarı aşağı oynuyor, sikim amının içine girip çıkıyordu artık. Sırtüstü hareket etmeden yatıyordum. Kendimi ona bırakmış, anlattıklarını dinliyordum.
- “Bir de ayakkabıcı oğlan var tabii.” diyordu. “Onu da unutmamak lazım. Amımı gösterince aklı gitti. Yakışıklı oğlandı değil mi kocacım…? Ne güzel olurdu kendimi siktirsem ona. Ohhh kimbilir nasıl sikerdi beni… Eminim götümden de sikerdi…”
Onun böyle konuşması beni son derece tahrik ediyordu ama, kendi de en az benim kadar tahrik oluyordu bu arada. Hareketleri hızlanmıştı. Her üstüme oturuşunda kasıkları karnıma şaplayarak çarpıyordu. Artık iyice kapamıştı gözlerini. Ağzı aralık, derin soluklar alıyordu.
- “Biliyor musun sevgilim, şansımı kaçırmış da sayılmam. Hala siktirebilirim ona kendimi… Telefon edip, buraya çağırabilirim onu… Hemen geleceğine eminim. Hemen gelip, beni inlete inlete sikeceğine eminim… Zaten kartını alırken sormuştum, buraya birkaç çift ayakkabı getirip getiremiyeceğini… Bir telefon etsem şimdi, uçarak gelir…

Aklı nasıl kaldı bende biliyor musun sevgilim..? Amımı gösterdiğimde çıldırıyordu… Ohhh siki de öyle güzel kalkmıştı ki… Kocaman bir şeydi hem de… Arkamdan beni düşünüp otuzbir çekmiştir mutlaka…

Çağırayım onu n’olur kocacım… Çağırayım onu ve beni siksin, olur mu…? Gelip beni götümden siksin istiyorum. Çünkü götüm doymadı sikilmeye…”
- “Sen gerçek bir orospusun. Bunu biliyorsun değil mi? Sikilmeden duramayan gerçek bir orospu. Herkese amını götünü gösteren, herkese kendini elletirip mıncıklatan, sik delisi bir orospusun sen.”
- “Hoşuna gitmiyor mu yoksa…?”
- “Gidiyor orospu, gidiyor… Hem de nasıl gidiyor hoşuma… Üstelik sen de bunu biliyorsun…”
- “Oh ne güzel o zaman kocacım… O zaman telefon edip ayakkabıcı oğlanı çağırayım n’olur. Gelip siksin beni n’olur… Sen de seyredersin olmaz mı…?

Sikilirken seyredersin beni… Ohhh ne güzel olur… O beni inlete inlete siker, sen de seyredersin… Nasıl sikildiğimi seyredersin sevgilim… Ohhh nasıl sikildiğimi seyredersin… Ohhhh çok güzel olur….. Ohhhh… Ohhhh… Ohhh…”
Aynı anda ikimizin de beli geldi bu sefer. Karım göğsümün üstüne düştü. Birbirimize sarılıp, öylece kaldık bir süre.
Sonra karım fırlayıp banyoya daldı ve yeniden duş yaptı. Çabucak kurulandı ve pantolon cebimden, ayakkabıcının kartını buldu. Geçip telefonun başına aradı ve oğlana kendini tanıtıp, gündüz baktığı ayakkabıların hepsini alıp otele getirmesini ve doğru odaya çıkmasını söyledi.

Sonra da dolabı açıp, giyecek bir şeyler aramaya başladı. Sonunda öyle bir şey buldu ki, zavallı oğlanın idam fermanı da imzalanmış oldu. Açık bej, kumaşı incecik bir giysiydi bu. Kolları, omuzları ve memelerinin önemli bir kısmı ortada kalıyordu. Eteği de, kasıklarını ancak örtüyordu. Sonra bana döndü karım;
- “Sevgilim, hadi gel götümü hazırlayalım oğlan için…”
Peşinden banyoya gitim. O ellerini lavaboya dayayıp öne eğildi, ben de KY tüpünden parmağımın üstüne biraz sıkıp, götüne sürmeye başladım önce. Sonra biraz daha aldım parmağıma ve götünün içine soktum.
- “Hoşuna gidiyor değil mi?” dedi karım. “Hoşuna gidiyor beni elinle sikilmeye hazırlamak. Ahhh parmağın çok güzel içimde… Biraz sonra onun yerini kalın bir sik alacak… Ohhh düşündükçe daha çok canım istiyor..”
Aslında o anda tutup sikebilirdim onu. Ama kendime hakim olmalıydım. Sıra nasıl olsa bana da gelecekti. Benim karımdı o. Her zaman benimdi.

Banyodan çıkıp, bana, görünmeden seyredebileceğim bir yer aramaya başladık ve hemen de bulduk. Elbise dolabı gerçek bir harikaydı bu konuda. Bir kere son derece genişti, sonra da kapıları ızgaralıydı. İçeri girip, dışarıyı rahatça görebildiğimin farkına vardım. Karım da, benim dışardan hiç görülmediğimi söyledi.

Hemen hemen aynı anda da kapıya vuruldu. Gerçekten de uçarak gelmişti galiba ayakkabıcı oğlan. Karım beni bırakıp kapıya yürüdü. Çıplak ayaklarının yalnızca parmakları değiyordu yere ve kalçaları çıldırtıcı bir biçimde sallanıyordu.
Oğlan, elleri kolları ayakkabı kutularıyla dolu odaya girdiğinde, oldukça ürkekti. Çevresine dikkatle bakınıyordu. Dükkanın önünde beni görmüştü ve odada olup olmadığımı anlamaya çalışıyordu. Ama karım onun önüne düşüp, dipteki divana doğru yürümeye başladığında, gözleri parladı. Peşinden giderken, bakışları karımın çalkalanan kalçalarında kilitlenmişti.
Sonra karım divana oturdu. Oğlan da elindeki kutuları yere koydu. Son derece heyecanlı olduğu belliydi. Kutuları parmakları dolanarak açıyor, çıkardığı ayakkabıları yan yana yere diziyordu. Gözleri yaptığı işe takılmıştı. Sonra başını kaldırıp karıma baktı ve bir tokat yemiş gibi sarsıldı.
Karım, dizleri birbirinden iyice aralık oturuyordu. Sadece parmak uçları yere değiyordu ve amını ben bile görebiliyordum. Oğlan ne yapacağını tam bilemiyordu. Konuşamıyordu bile,

Yine de, ayakkabılardan birini alıp, karımın ayağına giydirmeye kalktı. Böylece, karımın dizleri biraz daha birbirinden ayrılmış oluyordu. Bir an için öylece kaldı oğlan.

Sonra elini uzatıp karımın bacağını okşamaya başladı. Bunun yanıtı da, karımın bacaklarını daha aralaması oldu. Galiba oğlanın tüm tutukluğunu kıran da bu oldu. Bir anda harekete geçti çünkü. Karıma doğru sokuldu ve başı kasıklarının arasına daldı.
- “Immmhhhh….” diye inledi karım.
Sonra da kendini oğlanın ağzına bırakıverdi.
Şimdi iyice açmıştı bacaklarını. Ayaklarını da yukarı çekip, parmak uçlarını divana dayamıştı.
Tabak gibi açıktı oğlanın önünde. Saçlarından tutmuş, oğlanın başını kendine doğru çekiyordu. Bir süre sonra da, kalçaları kıvranmaya başladı karımın.
Kaptırmıştı kendini. Sonra birden konuşmaya da başladı. Ama oğlanın hiç bir şey anlamasına olanak yoktu söylediklerinden. Çünkü kendi dilimizden konuşuyordu. Yani yalnızca benim içindi söyledikleri:
- “Görüyorsun değil mi sevgilim… Haksız değilmişim değil mi…? Ohhh… Görüyorsun nasıl yalıyor amımı değil mi…? Bir bilsen ne kadar güzel yaladığını… Dilini sokuyor amımın içine… Sik gibi sokuyor dilini içime… Ahh belimi getirecek sevgilim… Ahhhhh geliyor….Geliyor… Ohhhhhh…’
Karım soluklanırken, oğlan da doğruldu. Gerçi söylediklerini anlamıyordu ama, inlemeleri anladığı ve bundan hoşlandığı kesindi.

Ayağa kalkıp hızla soyundu ve çırılçıplak kaldı. Gerçekten yakışıklıydı oğlan. Sırım gibi bir vücudu vardı. Alabildiğine kıllıydı ve kocaman siki bir yay gibi kıvrılmış duruyordu.
Adeta üstüne atladı karım… Elleri bir anda sikine gitmiş, okşamaya başlamıştı. Sonra da, kalçalarını divanın kenarına getirip, ona biraz daha sokuldu ve sikini yalamaya başladı. Dibinden başlayıp, çatlayacak gibi şişip morarmış başına kadar her yerini yalıyordu, oğlanın sikinin.

Birden patlayıverdi oğlan. Beli, peş peşe gelen salvolar halinde fışkırıyor, karımın yüzüne, saçlarına, boynuna geliyordu. Bu yetmişti karım için. Ağzı açılıp, sikin başına içine alırken, vücudu da titremeye başlamıştı. Kısacık bir süre içinde ikinci kez belini getiriyordu.
Sonra oğlan iki tarafından uzanıp giysisini eteklerinden tuttu ve çekip çıkardı. Şimdi karım da çırılçıplak kalmıştı. Yeniden diz çöktü oğlan ve sarılıp karımı kendine çekti. Açılan ağızları birbirine yapışırken, sımsıkı sarıldılar.
Dilleri, şakırtılı sesler çıkararak, birbiriyle oynuyordu. Elleri vücutlarının her tarafında dolaşıyor, okşuyor, mıncıklıyordu. Sonra oğlan biraz aşağıya doğru kaydı ve karımın memelerini yalamaya başladı. Sarmaş dolaş bir halde yere, halının üstüne yuvarlandılar. Oğlan şimdi de karımın kalçalarını mıncıklamaya başlamıştı.
Sonra ellerinden biri, bu çıldırtıcı yuvarlakların arasına kaydı. Bir an için irkildiğini fark ettim. Anladım ki elini karımın götüne götürmüş, kaygan ve sikilmeye hazır bir göt bulmaktan ötürü biraz şaşırmıştı.

Bu durum, onu daha da tahrik etmişe benziyordu. Şimdi her şeyi bırakmış, karımın götüyle oynamaya başlamıştı. Karımın ağzından kaçan ufak inlemeden, parmağını götüne soktuğunu anlamıştım.
Sonra karımı yan yatırdı halının üstüne. Üstteki bacağını ayak bileğinden tutup büktü ve dizini, memelerine doğru bastırdı. Karımın amı da, götü de önündeydi şimdi.
Karım, gözlerini oğlanın sikine dikmiş, sanki büyülenmiş gibi seyrediyordu onu. Oğlan sikini tutup karımın götüne dayadı birden. Tek bir harekette de, dibine kadar sokuverdi.
- “Ohhhhhh…” diye inledi karım. “Gördün mü nasıl soktu götüme sevgilim…? Gördün mü nasıl geçirdi karının götüne…?”
Oğlan, büyük bir hırsla sikiyordu karımı. Uzun ve sert hareketlerle sikini karımın götüne sokup çıkarıyor, onu altında kıvrandırıyordu. Sonra birden çıkardı sikini dışarı ve bu sefer de amına sokuverdi. Şimdi aynı hırsla amından sikiyordu karımı.
Zevkten uçmuştu karım. Oğlan gerçekten de hızlı sikici çıkmıştı. Artık sesi de çıkmıyordu. Sadece ağzından iniltiler, küçük çığlıklar kaçıyordu o kadar. Kendini iyice bırakmıştı. Oğlan amından çıkarıp götüne, götünden çıkarıp amına sokuyor, eze eze, tam istediği gibi inlete inlete sikiyordu karımı.
Benim durumum da pek parlak değildi doğrusu. Sikim yeniden çatlayacak hale gelmişti. Dokunsam belimi getirebilirdim. Ama bunu yapmak istemiyordum. Bekleyip, oğlandan sonra ben sikmek istiyordum karımı.
Bu arada karım iyice mahvolmuştu. Peş peşe belini getiriyordu ve sayısını şaşırmıştım. Zevkten yarı baygın gibiydi. Sonra birden oğlanın vücudu kasılıverdi. Artık dayanmasına olanak kalmamıştı onun da. Belini karımın götüne fışkırtmaya başladı.
Bundan sonrası çok hızlı geçti ve garibim ayakkabıcı oğlan, ne olduğunu bile anlayamadı tam.

Karım kendine gelir gelmez ayağa kalkmış ve masaya gidip çantasından çek defterini çıkarmıştı. Oğlana, getirdiği tüm ayakkabıları alacağını ve hepsinin kaç para tuttuğunu sormuştu sonra da. Daha sonra da, elbiseleri oğlanın eline verip hızla giyinmeye zorlamış ve oda kapısını açtığı gibi, dışarı çıkarmıştı onu.

Böylece sıra yine bana gelmiş oluyordu. Dolaptan çıkıp, kendini yatağın üstüne atmış, bacakları açık yatan karıma doğru yürüdüm.
Published by toroci55
2 years ago
Comments
Please or to post comments